14 Mart 2012 Çarşamba

Röportaj Tarkan ve sonra hayat


Bize kendinizden biraz bahsedermisiniz?
Öncelikle herkese merhabalar demek istiyorum. Ben 1 nisan 1979 yılında doğdum. Yani çok fazla Nisan 1 şakasımı yaptın ailene sen  sözlerine  maruz kalmış biri olarak   her defasında tongaya basmayacağım bu sefer dememe rağmen bu yaşıma gelip Nisan 1 şakalarını hala gerçekmiş gibi yutan ben anlıycağınız üzre  biraz iyi niyetliyim. Bazen fazlaca iyi niyetliyim:) Çünkü insanları kandırmayı asla beceremem galiba bu yüzdende herkesi kendim gibi sanırım. Aslında sorulsa en sevmediğim huyumda budur derim herkesi kendim gibi bilmek. Selçuk Üniversitesi Bilgisarlı Muhasebe Bölümün'den mezun olduktan sonra çalışma hayatına atıldım. Hala özel bir firmanın Muhasebe Sorumlusuyum. Hem zor hemde benim için olmazsa olmaz bir iş muhasebe. Hayatımda hep rakamlarla yapılan işleri sevmişimdir o yüzdendir ki yazı ve hitap gücü benin için hep 2. planda kalmıştır hayatımda  taki bir blog açana kadar. Ve tabiki kendinden bahset diyince belki de tüm herşeyi silip şunu demem en doğrusu olur " Ben sadece ve sadece Tarkan'ın Annesi'yim.

Blog tutma fikri ne zaman doğdu?
İnsan hamile kaldıktan sonra   bakış açısı, insanlara yaklaşımı, adımları, düşünceleri herşeyi değişiyor eski sen olmak istemiyorsun yeni bişeyler olsun hayatında bilmediklerini bilesin, okumadıklarını okuyasın istiyorsun. İşte bu dürtüler araştırmalar esnasında blog alemini keşfettim. Herkes birşeyler yazıyordu kimi yemeğini sergiliyor, kimi doğum hikayesini,kimi sevincini kimi üzüntüsünü kimi çocuğunun ilk dişini, kimi  doğum gününü derken  kendimi bloğu olmayan ama blogları okumaya başlayan biri olarak buldum. Başlangıçta insanların kendi hayatlarını başkalarıyla paylaşması fikri garip gelse de ve bu sebepten blog oluşturmamış olsam da doğum yaptıktan sonra ben de oğlumla yaşadıklarımı unutmamalıyım dedim. Ona temiz bir sayfa açmalıyım (o yüzdendir ki blog görselim genellikle beyaz üzerine kuruludur) ilk dişini ne zaman çıkarmış ilk doğumgününde ne yapmış ilk ne zaman yürümüş  hepsini yazmalıyım dedim ve bir blog açtım. Mesela bu satırları yazmadan önce bloğu ilk açtığım yıllara dönüp bir baktım doğum hikayemi tekrar okudum belki şuan unutmuş olduğum o günkü duygularımı tekrar hatırladım bu çok güzel bir duygu.





Bloguna daha önce göz atmamış okuyucularımız için biraz anlatır mısın peki, neler bulabilirler?
Aslında çok büyük laflar etmemem lazım hem çocuk yaparım hem çalışırım hem el becerilerim var hem şöyleyim hem böyleyim diye. Malesef o hepsini bir arada yapabilen fakat benim hala akıl sır erdiremediğim süperwomen annelerden ve hayran olduğum kişilerden biri değilim.En fazla yapabildiğim galiba oğlumu yazabilmek. Ara ara hüzünlerimi ara ara sevinçlerimi son zamanlarda yapabilirsem ufak tefek tariflerimi yazabiliyorum. Aslında şu var galiba Tarkan'ın doğumuyla birlikte yeni doğan 32 yaşındaki bir annenin serüvenini bulabilirler yazılarımda.

Blog yazıyor olmanın ne gibi faydaları oldu senin için?
Saymakla bitmez gerçekten. Bir kere yeni hayatları okumak hem zevkli hem eğlenceli hemde tam bir deşarj yaratıyor insanda. Çok sıkıldığımda işlerden çok bunaldığımda  bir bloğu açıp birinin o gün kızıyla yaşadığı komik bir diyoloğu okumak bir diğerinin oğluna yazdığı bir şiiri okumak yada yeni bir el becerisinin nasıl yapıldığını incelemek o sıkıntımı o stresimi üzerimden alıp götürüyor. Veya birinin sevincime ortak olması yada üzüntümde beni o anda teselli edebilmesi bazen kızgınlıklarımda bizde senin gibi düşünüyoruz diyebilmesi hepsi bu blog sayesinde oldu. Yazarak anlatmayı öğrendim herşeyden öte..

Çalışmadığınız ve blog yazmadığınız zaman ne yapıyorsun?
İnanın çok fazla birşey yapamıyorum oğlumla ilgilenmekten başka. Çünkü maşallahı var artık herşeyi merak eden sürekli gezelim diyen birşeyleri öğrenmek isteyen bir çocuğum var. Havalar müsade ettiği sürece onunla gezmeye çalışıyorum,evde oyunlar oynamaya bazı aktiviteler yapmaya gayret gösteriyorum. Ara ara onu bırakabilirsek eşimle konserlere veya sinemaya gitmeye uğraşıyoruz çünkü gerçekten yaşı gereği zamanımızın çoğunu onunla ilgilenerek geçirmeye çabalıyoruz eşimle birlikte. Fırsat yaratabilirsem ve yorgunluktan uyumamışsam mutlaka birkaç sayfa kitap okurum ama bazen yorgunluktan uyuya kalıyorum ve  gözlerimi bir açıyorumki sabah olmuş. El becerisi ve hobiler konusunda malesef çok zayıfım ama belki zamanla Tarkan biraz daha büyüyünce bende merak ettiğim bazı şeyleri yapmak için zaman ve güç bulabilirim kimbilir?


Sizce blog yazmak bir ihtiyaç mı?
Aslında galiba öyle birşey gibi hani derler ya sahne tozu yutan bir daha sahneden kopamaz diye blog yazanda başladımmı bir daha bırakamıyor bu yazma işini  neden derseniz ben yaklaşık 1,5 yıl kadar bloğumu kapatmadım ama o an belki uğraşamamaktan belki yoğunluktan bilemiyorum belki de birkaç canımı sıkan yorum okuyunca soğumaktan ötürü yazı yazmayı bıraktım. Ama aslında şuan hataymış diye düşünüyorum. Çünkü bu süreçte o kadar çok şeyler yaşadım öyle çok anılarım oldu ki hiçbirini yazmadığım için hepsi uçtu gitti. Bir o kadar çok beni okuyan kişiyi kaybettim ve yeniden başladığımda kendimi tekrar insanlara hatırlatmam zor oldu. Kimisi yorumlar bıraktı nerdesin diye kimi telaşlandı bişeymi oldu diye  işte tüm bunları yaşarken farkettimki oğlumda büyüyor ve ben onun büyümesini gene anlık yaşıyorum 1 ay sonra veya 1 yıl sonra onun yaptığı birşeyi hatırlamıyacağım o yüzden devam etmeliyim. Ve öylede oldu...

Bloggerlarla ilişkileriniz nasıl?
Dediğim gibi uzun bir süre ara vermem beni takip edenlerin tabiki kaybolmasına sebep oldu. Ama tekrar yazmaya başlayınca takip edenlerimde beni hatırlayanlarda beni yeni okuyanlarda herşey yükselmeye başladı. Genelde samimi bulduğum herkesi izlemeye gayret gösteriyorum ışık verenler listeme muhakkak ekliyorum oldukça severek takip ettiklerim var bilmediklerimi öğrendiklerim, neşelenmek için okuduklarım,bazen yazılarını anlamakta zorlandıklarım, hep  yorum bıraktıklarım vay bee dediklerim kısacası hayatın bütünü var bloglarda. Onların güzel yorumları mutlu ediyor insanı yada yok bir farkımız yalnız değilsin demeleri motive ediyor.Asla kimseye yazdığı bir yazı hoşuma gitmese de kötü bir yorum bırakmam. Çünkü takip ettiğim blogların çoğu anne olan insanlar ve anneler kendimdende bildiğim için çok duygusal varlıklar onları kötü bir yorumla kırmak bence haksızlık. Biz toplum olarak  pozitif olmayı ve empatiyi biraz daha bilsek eminim herşeyin daha iyi olduğu bir ülke oluruz.  

Takipçilerinizle en çok neleri paylaşmayı seviyorsunuz?
Anlık şeyleri yazmayı daha çok seviyorum. Vazgeçilmezlerim fotoğraflar. Genelde postlarımda bol fotoğraf kullanıyorum çünkü bazen anlattıklarını daha iyi tamamlıyor resimler. Çok uzun yazılar yazamıyorum. Açıkça çok felsefik anlaşılması zor bir tarzla yazmayı da sevmiyorum böyle yazıları da fazla okumuyorum yada okurken sıkılıyorum. O yüzden tercihim anlık şeyleri aktarmak mesela O gün Tarkan'ın yaptığı bir hareket veya gülüşü,  söylediği bir söz, sevindiğim bir olay üzüldüğün birşey genellikle dediğim gibi yaşadıklarımla ilgili belki birkaç dakikalık ama unutulmaması gereken şeyleri paylaşmayı daha çok seviyorum. 



Diğer sosyal ağlar ve blogları karşılaştırdığınızda blogların artıları nelerdir?
Diğer hiçbir sosyal ağlarla ilgili oluşturduğum bir hesabım yok çünkü bana daha sığ daha yalan daha samimiyetten uzak geliyor onlar. Bloglarda sadece bir resimden sayfalar dolusu şeyler çıkartabiliyorsun. Seninle aynı frekansta düşünen o kadar çok insan varki bloglarda çok ayrı hayatlarda birebir aynı yaptığın hareketleri bile okuyorsun  bir başkasının yazısında ,  mesela çocuğun hasta olsa ve bundan dolayı  çok üzgün olduğunu paylaşsan herkes sanki kendi yaşıyormuşcasına paylaşıyor üzüntünü ama başka sosyal ağlarda insanların umrunda bile olmuyor çocuğunun ateşinin 38 derecelere fırlaması. Yani burda samimiyet var özetle seni anlayan insanlar var. 

severek takip ettiğiniz, ilk aklınıza gelen 3 blog ismi istesek?
Aslında en zor soru bu galiba çok blog var  ama izi olanlar diye düşünürsem
Tibet Diyarı Sibel  hem adaşım hemde çok pozitif biri
Gencer'im Seda çok iyi kalpli çok içi dışı bir biri
Nilberk bayılıyorum onların maceralarına
Arda Demir Ayça bi de Yaz Aşkı Deniz bunları yazmasam olmazdı benimki 5 oldu ama o kadar da hatrım olsun dimi:)

Son olarak Blogger Anneler için neler söylemek istersiniz?
Çok güzel bir blog oldu farklı bir konsept ve bence iyi düşünülmüş bir fikir hiç tanımadıklarımı belki bu satırları okurken beni hiç tanımayanları birbirimizle kaynaştıracak bir ortam. Bu fikri düşünen herkese çok teşekkürler harikasınız.

İzleyicilerimize sizin eklemek istediğiniz bir şeyler varmı?
Biz Tarkan'la buralardayız kah bir gülüşte kah bir parkta kah bir yürüşünde kah bir hafta sonu macerasında hep buralardayız sizleri de  bekleriz.Sevgilerle...

Tarkan'ın annesi. BURDA
Röportajı yapan. FİLİZ

6 yorum:

  1. iyi ki başlamışsın blog yazmaya sibel.. çünkü ben senin oğlunun o gülüşüne bayılıyorum..

    YanıtlaSil
  2. Tanımak güzeldi. Blogunuza da baktım.
    Fotoğraflar çok ışıklı ama hoş :)

    YanıtlaSil
  3. Sağol Sedacım bende senin Diloşuna bayılıyorum.
    Seda'nın Annesi teşekkürler dedim ya ben aydınlığı seviyorum galiba o yüzden hep reismlerle oynuyorum bazılarının ayarları bazenfazla kaçabiliyor napıyım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben bugün hekesi Seda olarak görüyorum galiba iki yorumu bırakana da aynı adı vermiş oysaki biri Sevgi biri Sena'nın annesi çok özür dilerim ya gece hasta çocuk başında bekleyince kafası böyle bulanık oluyor insanın tekrar Sevgi'cim ve Sena'nın annesi yorumlarınız için teşekkürler.

      Sil
  4. :-) güldürdün beni Sibel'cim :-) severim güzel gönlünü senin..ben de aynı yanlışı az evvel senin blogda yaptım.."röportaj için tık" yazısını görmedim ve röportajı nasıl okyabilirim diye sana soruyorum :-(..şapşal blog yazarı bi anneyim ben :-)ayrıca adımızı görünce çok mutlu oldum çok teşekkür ederim canım..bu blogu hazırlayan annelerede sonsuz teşekkürler,ne iyi etmişler ne kadar güzel düşünmüşler..

    YanıtlaSil
  5. Geçmiş olsun öncelikle canım, umarım daha iyidir paşa...Ben face de nasıl kaçırmışım bugün bu röportajı. Güzel olmuş ama :)

    YanıtlaSil