2 Mart 2012 Cuma

Röportaj GeCe





Bize kendinizi tanıtır mısınız? 


  • Blog dünyasında GeCe olarak tanınıyorum ve neredeyse ikinci ismim oldu. 
  • Kendimi tanıtma konusunda ise çok beceriksizim. 32 yaşındayım, akademisyenim, branşım teorik fizik.  Ayrıca amatör web&blog tasarımcısıyım. Eşimin ruh ikizi, inşallah bir ay sonra aramıza katılacak olan kızım Helo'nun annesiyim. Şunu severim bunu sevmem gibi konularda ise pek yorum yapamıyorum çünkü farkediyorum ki zevklerim hobilerim zamanla değişiyor, yenileniyor. 
  • Tek bildiğim hayatta değişime açık olduğum ve elimden geldiği kadar tadını çıkarmaya çalıştığım.

Blog hayatınız nasıl başladı?

2008 Mart ayında açtım blogumu, fakat öncesinde bol bol okudum. Eskiden çok güzel resim ve karikatürler çizerdim. Artık hayatımda öncelikli şeyler geride kalmıştı, okumuştum, iş bulmuştum, yüksek lisans tezim bitmişti, evlenmiştim, ev çekip çevirmeye alışmıştım... Biraz kendime ve hobilerime vaki ayırayım dedim ve bir tablet aldım. Başlarda istikrarlı idim ama tablete alışmakta zorlandım ve çok uğraştırınca bıraktım. Sonra zaten gerisi geldi. Diğer blogları görünce o kadar çok ilham alınıyor ki, ben de yazacak ve yapacak şeyler bulmada pek zorlanmadım.

Blogunuzun içeriğinden bahseder misiniz?


Bloglarım desek daha doğru olacak herhalde. Çünkü sayısını takip edemediğim kadar çok blogum var. Düzenli güncellenenleri listeleyeyim:

http://ge-ce.blogspot.com/


şahsi blogum. Çok alıntı yapmıyorum, günlük hayatımı, kendi çektiğim resimlerimi, hobilerimi, düşüncelerimi paylaşıyorum. Eşim blogumun kendine has bir uslübu olduğunu, pozitif ve yaratıcı fikirler sunan bir yer olduğunu söyler. Bazı yazılarıma da kızar, bu sen değilsin diye. Ben de onun yorumundan sonra kendi çizgimi mümkün olduğunca sürdürmeye çalışıyorum. Fakat blogum ziyaretçi odaklı değil, kendim için yazıyorum. Böyle olunca insanın kendi gibi olması daha kolay oluyor. İsteyen okuyor, istemeyen okumuyor. Blog yazmaya ilk başlayanlarda çok okunma beğenilme arzusu oluşur, başlarda bende de vardı ama aynı anda herkese yaranmak hiç bir zaman mümkün değil, bir orta yol bulmak lazım. Bu yüzden kendi yolumu seçtim. İster okunsun ister okunmasın ben yazmaya devam edeceğim.




 Bir dönem 10marifet.org sitesini düzenli olarak takip ediyordum ve ordaki nickim "1gece" idi. Yemek tariflerimi ve resimlerimi yazmak için bir blog açacaktım ama tariflere de pek uyan biri değilim. Genelde bütün yemeklerimi göz ve el kararı ile yapıyorum ve bu yüzden ismine tarifsiz diyerek "Tarifsiz Bir Gece" oldu. Anlamı biraz müstehcen kaçıyor ama olsun  Bu blogu çok düzenli yazmıyorum. Denediğim beğendiğim tarifler olursa yazıyorum ve daha çok kendime not düşmüş oluyorum aslında. Fakat her gün bir miktar ziyaretçi mutlaka geliyor siteme hala.

İlk başta blogger ile başlayan sonra wordpresse de başladığım, blog şablonu tasarımlarımın yer aldığı blog. Tüm yapmış olduğum tasarımlarımın listesi burada listeleniyor. Aslında şu anki haliyle biraz eksik, çünkü tüm tasarımlarım yüklü değil. Kendime bu amaçlı başka bir site açtım 

http://gecedesign.com/, fakat terzi kendi söküğünü dikemez misali, henüz onu tamamlayamadım. Bittiğinde asıl portföy sitem orası olacak.
http://www.biryastikta.org/ 

Çok emek verdiğim ve çok sevdiğim evlilik hazırlıkları sitem. 2008 Kasım ayından beri yazıyorum. Oldukça zengin ama asıl istediğim yabancı sitelerde gördüğümüz hoş tasarımlı, kendi içinde uyumlu, her yerinden reklam fışkırmayan, faydalı ama gezerken bıktırmayan bir site olmasıydı. Çoğunlukla tepkiler de bu yönde. Bu ara güncellemelerde aksaklıklar olsa da pek kolay vazgeçemeyeceğim bir blog.


bunu da yakın tarihlerde, ev hanımlığı ile ilgili püf noktaları yazmak için açtım. Bu tip bilgilerin bir arada olduğu bir site bulamamıştım. Blogda da yan tarafta belirtildiği gibi günümüzde genç kızların evle fazla ilişkisi olamıyor. Onlara yol göstermek amacıyla, bir arşiv oluşmasını istiyorum. Bu blog için yerli ve yabancı kaynaklardan, kişisel tecrübelerden bilgi toplamayı hedeflemiştim fakat fazla ilgilenemiyorum. Arada aklıma gelirse yazıyorum. Buradan da ilgilenenlere duyuralım, bu blogun bir sosyal sorumluluk projesi olmasını amaçlamıştım, yazar olmak isteyen, fikirlerini göndermek isteyen herkes yazabilir.







Hangi sıklıkla post yayınlıyorsunuz?




Bu soruyu GeCe için cevaplayayım. Genelde haftada en az 1, bazen 2-3 oluyor. Ruh halime, paylaşmak istediğim şeylerin çokluğuna göre değişiyor.




İzleyicilerinizin yorumlarına tek tek cevap yazar mısınız?


Yazmazdım uzun zaman da yazmadım. Ancak soru sorulursa yazıyordum. Bloggerda yanıtlama fonksiyonunu kullandığımdan beri yazmaya çalışıyorum ancak her yorum cevap gerektiren bir yorum olmuyor bu yüzden bana canımlı cicimli cevaplar yazmak biraz tuhaf geliyor.


Sizi izleyen takipçilerinizi siz de izler misiniz?


Hepsini izlemiyorum, bakıyorum ilgimi çekenleri takibe alıyorum. Ama beni izleyenlerden çok daha fazla blog izliyorum orası bir gerçek. Bu aralar izleyici sayımın 2 ileri 5 geri gitmesi de bunun göstergesi  Beni izlemeye alıyorlar, baktım izlemiyorum vazgeçiyorlar. İzleyiciler gadgetindeki sayı hiç önemli değil benim için, readerda okuma kolaylığı sağlamasa hiç kullanmazdım fakat çok işlevsel. Bu yüzden bazı bloglarda izleyiciler gadgeti yoksa, blog hoşuma gitse bile onu izlemeye almak zor geliyor bu yüzden de kızıyorum koymadıklarına 


İzlediğiniz bloglarda neler ilginizi çekiyor, nelerde hoşlanmıyorsunuz


Kendimi tanıtırken de belirttiğim gibi beğenilerim hep değişiyor. Bu aralar annelik ve bebek bloglarını izler oldum ama onlardan da bolca okuduğumdan sıkılmam yakındır. Ben biraz hızlı hazmediyorum sanırım. Genelde blogların düzgün görünümleri (illaki şık bir şablonu kastetmiyorum) tercihim. Bilgi veren, güzel fotoğraflar olan siteleri de seviyorum, hobi craft bloglarını da. Aslında her türlü blog var izlediklerim arasında, ruhum hangisine açsa o anda onları su gibi yutarım. Hoşlanmadığım siteler olarak her postu farklı bir renkle yazan bloglar ve sayfadan taşmış resimler beni çok itiyor, duramıyorum orada.Bir de bazı bloglar var ki kişisel görüşlerini hayatlarını yazıyorlar ama genelde sitem dolu ya da şikayet içeren yazılarla dolu. Böyle kişileri okumaktan bir süre sonra sıkılıyorum çünkü aynı şikayetler belli periyotlarla devam ediyor, gelen onca yoruma ve telkine rağmen şahıs kendinde hiç bir düzeltme yapmamış, problemi çözmeye çalışmamış, kendini tekrar edip duruyor, bir daire içinde dönüp duruyor. Bu kişileri yargılamıyorum, öyle hissediyor, zorlanıyor olabilir ama benim hayat görüşüme ters ve onların bu tavırları benim enerjimi alıyor, okumak istemiyorum.




Beğenerek takip ettiğiniz 3 blog desek...


Çok fazla blog var beğenerek takip ettiğim. Ancak dediğim gibi hepsi farklı bir kategoride, hepsi farklı bir açlığıma cevap veriyor. Bu yüzden ayırım yapmam çok zor.






Son olarak blogumuzla ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?


Uzun zamandır yazmama rağmen blog dünyasında fiziki olarak yer almadım. Hiç bir gruba yada toplantıya katılmadım. Hamileliğimin başından beri, özellikle anneler arasındaki grupların, toplantıların çok canlı ve aktif olarak süregeldiğini gördüm. Acaba ben de o gruplara kabul edilir miyim diye düşünüyordum doğrusu. Şimdi böyle bir fırsatı yakaladığım için çok sevindim ve umarım bu güzel gruba ben de dahil olabilirim.

4 yorum:

  1. Tanıdığımıza memnun oldum. Kızın Heloyu sağlıkla kucağına alman dileğiyle...

    YanıtlaSil
  2. yine sana yakışan uslüp ile kendini tanıtmışsın...

    YanıtlaSil
  3. Merhaba
    Ne istediğini bilen bir blogger ile tanismaktan memnun oldum.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Kendine haksızlık etme gayet güzel bir röportaj olmuş...

    YanıtlaSil