Röportaj: Bora Bebek

 Bize kendinizi biraz tanıtır mısınız, kimdir Duygulu Derya Oral? 

Her şeyden önce bir anne-çocuk. Şanslı bir eş, işini çok seven bir çalışan, okumaktan bıkmayan bir öğrenci,  arkadaşlarının “Pamuk Prensesi”, anneannesinin “Cadı” torunu, kardeşlerinin ablası, annesinin ilk göz ağrısı, Emre Bora’nın annesi bir Duygulu Derya’yım.  Tüm anneler gibi annelik içgüdüleriyle dünyaya geldim; 23.11.2011’de bu muhteşem duyguyu gerçekten tattım.3 aydır anneyim ve anneliğin güzelliklerinin zorluklarından kat kat fazla olduğunu öğrendim.

28 yaşındayım, 2,5 yıldır evliyim. İstanbul’da yaşıyorum. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi lisans, yine İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü Yönetim ve Organizasyon yüksek lisans mezunuyum.6 yıldır İnsan Kaynakları alanında çalışıyorum. Kendimi bildim bileli insanlarla uğraşmayı, okumayı yazmayı severim. Annelik deneyimlerimi, bebeğimin ilk anılarını da yazmak beni mutlu ediyor.

Hamilelik çok güzel;  bebeğini kucağına aldığında gözlerinin içine bakması çok daha güzel. Uyurken bile onu özlüyorum. Neyse ki bloğunda onun yaşadıklarını paylaşarak her anımı onla doldurmaya çalışıyorum.

Blog hayatınız nasıl başladı?

2010 yılında hasirsapka.blogspot.com ile blog hayatına girsem de kısa sürede blogların kapanması ile istediğim gibi devam ettiremedim. 3 ay önce Emre Bora’nın doğuşu ile hastaneden eve döner dönmez ilk postumu yayınladım. Vaktim oldukça blogumla ilgilenmeyi ve başka blogları takip etmeyi çok seviyorum.

Blogunuzun içeriğinden bahseder misiniz?

“Bora’nın Dünyası” için, bir nevi bebeğim Emre Bora’nın güncesi diyebilirim. Bora’nın doğduğu günden itibaren yaşadıklarını onun dilinden yazıyorum. İçinde neşe, duygusallık, dertleşme, her şey var… Sadece onun yaşadıklarıyla kalmayıp gündemde Bora’nın ilgi alanına girebileceğini düşündüğüm; Bora’nın gözünden ele alınabilecek konuları da diğer bloggerlarla paylaşıyorum.

Bebeğinizin ağzından yazma fikri nasıl doğdu?

Kendim yazıyor olsam kendi bakış açımdan yazıyor olacaktım. Ama ben empati kurmak, kendimi onun yerine koyarak onun gözünden yazmak istedim.  Aslında önceden düşünüp karar verdiğim bir şey değildi. Blog yazmaya başladığımda Emre Bora’nın ilk fotoğrafını eklediğimde içimden öyle geldi. Onun henüz küçücük de olsa aklımdan geçenleri okuyormuşcasına akıllı akıllı bakan gözleri, kendi kendime “Onu anlayıp, yorumlamak zorundasın” dedirtti bana… Anneler bu duyguyu bilir J Şimdilik annesi onun dilini çözüp yazıyor da olsa her zaman kendini iyi ifade eden, empati kuran, anlayan, anlaşılan, duyarlı bir çocuk, duyarlı bir insan olmasını diliyorum.

Hangi sıklıkla post yayınlıyorsunuz?

Bazen üst üste birkaç gün, bazen haftada bir… Ortalama ayda 10 post yayınlıyorum diyebilirim. Tabi işe başladığımda bu sıklık azalabilir.

 İzleyicilerinizin yorumlarına tek tek cevap yazar mısınız?

Genelde herkese tek tek yazarım. Tüm yorumlar benim  için öyle değerli ki… Zaten henüz izleyici sayım beni zorlamıyor. (“Blogger Anneleri” grubu sayesinde yeni izleyicilerim de oldu !)

Sizi izleyen takipçilerinizi sizde izler misiniz?

Mutlaka izlerim, ilgilimi çeken konulara yorum yaparım.

İzlediğiniz bloglarda neler ilginizi çekiyor, nelerden hoşlanmıyorsunuz?

İçten yazılmış , yaratıcılığın kullanıldığı bloglar ilgimi çekiyor. İzleyicilere etkileşim imkanı sağlamayan bloglar bana yakın gelmiyor.

Beğenerek takip ettiğiniz 3 blog desek.

annesiningulu.blogspot.com (Bahar ve Kızısı Yağmur)

cacaronblog.blogspot.com

demetoloji.com

(3 dediğiniz için en çok takip ettiğim 3 taneyi belirttim ama hepsini seviyorum!)

 son olarak blogumuzla ilgili düşüncelerinizi öğrenebili rmiyiz?

Bence Blogger Anneleri blogu facebook’ta kurulan grupla birlikte harika bir fikir! Daha önce düşünülmemiş olması şaşırtıcı. Sanki önceden blog anneleri olarak tek tektik, şimdi birlikteyiz. Grup olduk, kaynaştık, kocaman olduk… İleride çok daha güzel aktivitelerde bir araya geleceğimizi umuyorum. İyi ki düşünmüşsünüz!

Bora'nın Dünyası